28 Mart 2011 Pazartesi

Maksimon baba / Seveceğiniz bir tanrı

Maksimon baba rom içiyor
Çapkınlık, hovardalık yapan, sabahtan akşama kadar sigaranın birini yakıp ötekini söndüren, hiç durmadan kafayı çeken bir tanrı düşünebilir misiniz? Bende düşünemezdim ama ....

Orta amerikadaki Guatamala ülkesindeki insanların hemen hemen hepsinin katolik olmasına rağmen, bir çoğu eski maya kültüründen kalma tanrısal kişiliklere inanırlar. Bu kişilikler, ne müslümanlıktaki, ne hırıstiyanlıktaki nede yahudilikteki azizler veya kutsal kişilikler anlayışına uyarlar. Ne telli baba, ne aziz stafanos ne de davut meselesine benzetebiliriz.

Bu orta amerikanın en ilginç tanrılarından biri şüphesiz maksimon babadır (Maximon: en büyük anlamında, neden böyle adlandırılıyor, bilmiyorum). Buna inanan köylerde bu baba için özel bir evler vardır.





Yerli halkın bu çok tanrısallık eğilimlerine, katolik papazları ne denli karşı çıkmışlarsada bir türlü ikna etmeyi başaramamışlardır. Bu zavallı papazlar, yahu yeter be, ne isterseniz yapın ama bu maksimon baba ayinini hiç olazsa kiliseye geldiğiniz pazar günü yapmayın, demişler. O gündür bu gündür bu ayinler sadece hafta arasında yapılır.

Bu evde babanın yanında en azından üç yetişkin kişi görev yapar. Tahtadan oyma bir maske ve sadece gövdeden oluşan bu maximon heykelinin ağızında hep yanan bir sigara yada puro bulunur. Ayin esnasında arada bir maximon babaya arada bir rom veya tekila verilir. Üstünede parlak kumaşlardan atkılar asılır.

Araştırdım, bu maksimon baba aslında maya kültürü döneminden kalma bir efsane karekteri. Bu efsaneyi kısaca anlatırsak söyle;

Günün birinde bu maksimo, köyün mısır tarlalarında çalışan tüm kadınların cinsel dürtülerini kışkırtarak (?), hepsiyle bir günde yatmayı becerir. Bu durumu anlayan kocaları maksimoyu yakalarlar ve kollarını ve bacaklarını keserler (Kol ve bacaktan hariç başka organlarlarda kesilmiş mi, belli değil) Hikaye bundan ibaret. Ama bu kolsuz ve bacaksız hovardanın neden günün birinde tanrılaştığını, tüm araştırmalarıma rağmen ortaya çıkartamadım.



''Maksimon baba ayini''



Bu maksimon babanın içki ve sigarası haricinde çok özel olan yanlarıda var. Mesela; hovardalık, ufak tefek hırsızlıklar, kaçakçılık, meyhanede zom olma gibi konularında (abartmamak şartıyla) yardımcı oluyor. Ama her dinde olduğu gibi, burada da herşeyin bir usulü var.

Maksimon babadan bir şey isteyeceksen, haftada bir yapılan ayini bekleyeceksin. Sıra sana geldimi, istemine uygun renkli mumu yakacaksın.

Bu mum renklerinin anlamlarıda şöyle;

Kırmızı (Aşk, cinsel dürtü)
Yeşil (Zenginlik ve keyif)
Mavi (İş hayatı ve huzuru)
Pembe (Sıhhat ve hovardalık)
Siyah (Kem göze karşı ve birine kem göz yapmak için)
Mor (Kötü düşüncelerin gerçekleşmesi için)
Açık mavi (Para ve başarı)
Sarı (Yetişkinler için korunum)
Beyaz (Çocuklar için korunum)


Ve başlayacaksın babaya bu yaktığın mumların karşılığında ne beklediğini yüksek sesle anlatmaya (Babanın kulağı iyi duymuyormuş) Eğer açık açık söylemezsen o istemin olmuyor.

Mesela şöyle;
Sevgili Maksimon baba, köyümüzdeki Maria Gonzales adlı kadına bitiyorum, yap bir iyilik banada, bir kere bile olsa onunla birlikte olayım. Bunun içindir kırmızı mum. Birde hazır buradayken söyliyeyim, önümüzdeki hafta komşu köydeki bakkalı soymak istiyorum, bana yardımcı ol. Sana bir şişe tekila getireceğim. Bunun içinde mor mumlar. Diğer renkli mumlarıda koydum. Artık kafana göre bir şeyler yap.
Sen bunları söylerken baba bir yandan sigarasını tüttürüp, bir yandan da kafayı çekecek. Gayet tabii ki, maksimon baba, hiç bir konuda kadın erkek ayrımı yapmıyor. Kul, kuldur.

Maximon baba gezintiye çıkmış
Ama acaip huylarıda var. Birincisi, arada bir asabı bozuluyor. Çok sinirli biri. Aynı zamanda her anlamı ile çok keyif meraklısı. Örneğin; tam ayini ortasında tepesi atıyor. Bunu böyle olduğunu ayini yöneten kişi hemen anlıyor. O zaman Maksimon baba derhal omuzlarda dışarıya çıkartılıyor, kadınlara bakabilsin ve neşesi yerine gelsin diye başlıyor ahali dans etmeye. Bir yandan sigara, bir yandan tekila, birde kıvırtan kullar. Hemen babada başlıyor oynamaya. Ne hayat yahu...


Ben çok düşündüm, bence bu dinin hiç öteki dinlere benzemeyen en büyük özelliği, ne bu şamatası nede renkli görünümü. En önemli yanı, inananlarının bir çoğu bile bu dine ait olduklarını bilmiyorlar. Mesela bir yahudi, bir hırıstiyan, bir müslüman, bir budist kendinin hangi dine ait olduğunu bilir. Bu dinde bu böyle değil. Ben kendi çevremde, hal ve tavırlarına baktığımda, bir sürü maksimon babacı insan tanıyorum. Ama bu insanlar kendilerinin aslında tam bu dine uygun yaşadıklarından haberleri bile yok. Hatta içlerinde kendisine ateistim diyenler bile var.

Sadece avrupada değil, Türkiyedede güçlü kadrosu var, babanın. Hatta bu maksimoncu bir sürü şarkılarımız vardır;

Çapkınım, hovardayım, Yirmidört ayardayım..

Sizlerinde tanıdığınız maksimon babacılar var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder