11 Haziran 2017 Pazar

İlhan Akgilin anısına...

İlhan Akgil 
Ah benim değerli dostum, 
Ölüm haberin bana ulaştığında ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilemedim. Hemen otudum. Bir sigara yaktım. 

Sanki birdenbire zaman durdu, diye yazacaktım ama doğru olmaz. Zaman durmadı, tam aksine. Yüreğimdeki saatler, takvimler beni 70li yılların başına alıp götürdü.

Karşı apartmanda otururdunuz. Hergün birbirimizi görürdük. Görmekle kalmaz, seninde bildiğin gibi, bugün gülerek anlatabildiğimiz akla hayale sığmaz bir sürü maceralar yaşardık. Senin de bir kez bana telefonda dediğin gibi, ''anlatmaya uğraşma zaten inanan olmaz'' cinsinden maceralardı bunlar. 


Aklımda bir sürü özelliklerin kalmış, en başta türkçede ''Gözünü budaktan sakınmaz'' diye tarif edilen korkusuzluğun veya başka bir terimle delikanlı bir adamdın. Ama beni en etkileyen senin maceraperestliğinin yanı sıra, ''bu işi böyle yapsam, başkaları hakkımda acaba ne düşünür?'' sorusunu -en iyi anlamı ile- hiç tanımadığındı. Aklının ucundan bile geçmezdi. O anda kafana uygun olan neyse öyle yapardın. Sadece ben değil, diğer dostlarımız da bazen bazen hayretle, bazende hayranlıkla baka kalırdık. 

Seni uzun yıllar sonra tekrar bulabildiğimde, telefonla ilk konuştuğumuzda bana, Cem gerçekten sen misin? Yahu ben senin 70 li yılların ortasında bir trafik kazasında öldünü duymuştum, demiştin. Ben de sana o kazada ölümden döndüğümü ama yaşadığımı anlattım. Bunun üzerine bana, ölüm haberinin geldiği günün akşamı benim şerefime zil zurna sarhoş olana kadar kafayı çektiğini, anılarımızı hatırladığını ve arada bir bana ''Cem, gerçekten sensin değil mi?'' diye sorarak, vedalaştığını anlatmıştın,  Gülmüştük yine gözlerimizden yaşlar gelene kadar.

Değerli dostum,
Ölüm haberinin bana ulaştığı gece ne yaptım dersin? 
Aynen....
Çocukluğumun, gençliğimin bir parçası olan canla, bir dostla onun şerefine kaldırdığım kadehle vedalaştım. Hayata teşekkür ettim, seni tanıyabildiğime..

Şimdi seni Yahya Kemalin mısraları ile uğurlamak istiyorum, nur içinde yat..

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder