4 Haziran 2011 Cumartesi

4. Haziran 1525


Tam 486 yıl önce bu gün. Almanyanın güney-batısı. Bu günde varolan Würzburg kentinin biraz güneyi.

Tuhaf bir ordu, alçak, geniş tepelerin arasındaki geniş bir ovada çok yavaş ve yorgun bir halde yol almakta. Aşşağı yukarı 5000 kişiden oluşan bu ordunu en azından 4000 insanın kılıçları bile yok. Ellerinde yabalar, tırpanlar veya kısa mızrak şeklinde yontulmuş sopalar var.

Bazılarıda bayrak olarak, üçgen bir bezde basit köselesiz ve uzun bir bağcıkla bağlanan bir deri ayakkabının resmini taşıyorlar. Bu ayakkabı o dönemde beylerin malı sayılan köylüleri sembolize ediyor.

Bu çapulcu görünümlü ordu bundan 3 ay kadar önce 150 kilometre batıdaki Odenwald bölgesinden kendilerine ''Florian Geyer' in kara birliği'' adını veren 500 kişilik küçük bir ordu olarak harakete geçmişti. Adlarından da anlaşılacağı gibi bu beylerin elinden kaçmış köylülerden oluşan gönüllü askerlere Florian Geyer adlı bir şövalye komutanlık etmekte.

Bir yıldan beri almanyanın güney batısındaki, isviçrenin kuzeyindeki ve avusturyanın batısındaki köylüler beylere, krallara ve onların düzenini yasal kılan kiliseye karşı bir özgürlük kavgası vermekteler. Daha sonra tarih bu ayaklanmaya ''Alman köylü savaşları'' adını verecek.

İşte böylesi bir ortamda bu ''kara birlik'' doğuya doğru yürümekte. Üç aydır sayıları küçük olmasına rağmen her defa beylerin satın alınmış ordularını her defasında yenmeyi becermişler. Beylerin şatolarını, saltanatlarını yıkıp köylülere özgürlüklerini verebilmişler ve her zaferde biraz daha ustalaşmışlardır.

Kurtardıkları bölgelerden bir sürü genç insan bunların peşine gönüllü olarak katılmış. İçlerinde bir sürü kadın ve çocuklarda var. Sayıları üç ay içinde nerdeyse 5000 kadar çıkmıştır.

Ama bu gün bilmedikleri bir şey var. İmparatorluk onların bu doğuya olan akınlarını burada ve bu gün durdurmak için 9000 kişilik iyi yetiştirilmiş ve savaş tecrübesi olan bir ordu ile durdurmaya, daha doğrusu imha etmeye kararlı.

İşte az önce sözü edilen geniş ovada, hiç hazırlıklı değilken imparatorluk ordusunun saldırısına uğrarlar. Köylülerin ordusu bir kaç saat içinde imha olur. Tarih tutanakları köylü ordundan 4000 kişinin ödürüldüğünü yazıyor. Hava kararmaya başladığı anda Florian Geyer ve kara birlikten 200 kadar savaşçı, düşman hatlarını hiç ummadıkları bir anda karşı saldırıya geçerek aşarlar. Yakındaki ormanların dalarak takipten kurtulurlar. Ama kurtulan bu kişiler içlerinde Florian Geyer da dahil olmak üzere bir kaç gün sonra (9 Haziran 1525) imparatorluk ordusunun sıkıştırdığı küçük bir köylü ordusuna yardıma giriştiklerinde hayatlarını kaybederler.

Onların anısına ortaçağdan kalma bir halk türküsü vardır;

Büyük tercüme sanatını bir köşeye koyarak dilimin döndüğü kadarı ile bir kısmını çevirmeye çalışayım;


Als Adam grub und Eva spann,
wo war denn da der Edelmann?
Adem toprağı eştiğinde, havva iplik bükdüğünde
Var mıydı asil soylu adam?

Wir sind des Geyers schwarzer Haufen,
und wollen mit Tyrannen raufen,

Biz Geyer'in kara birliğiyiz
ve zalimlere karşı mücadele vermek istiyoruz. 

Das Reich und der Kaiser hören uns nicht,
wir halten selber das Gericht,
Ne İmparatorluk, nede İmparator bizi dinlemekte,
Bir kendi mahkememizi kendimiz yaparız.

Ein gleich' Gesetz das wollen wir han', 
vom Fürsten bis zum Bauersmann,
Aynı yasayı isteriz
Bey için de, köylü için de.

Wir woll´n nicht länger sein ein Knecht,
Leibeigen, frönig, ohne Recht,.
Artık her haktan yoksun, maledilmiş köylü,
köle olmak istemiyoruz.

Geschlagen ziehen wir nach Haus,
uns're Enkel fechten's besser aus.
Yenilmiş dönüyoruz evlerimize,
Torunlarımız daha iyi savaşacaklar.

İşte burada haklılar. Almanyada cumhuriyeti getiren 1919 yılındaki ''kasım devrimi'' Kiel kentinde asker tayfaların savaş gemilerindeki isyanı ile başladı. Bu tayfalar gemileri ele geçirdikten sonra limana çıkarken halk tarafından bu türküyle karşılandılar.

Bu yazıyı aslında burada bitirecektim. Ama aklıma bazı sorular takıldı..

Bu ''kara birlik'' 1525 yılının sıcak bir yaz günü olan 4 Haziranında imparatorluk ordusunu yenebilseydi tarihte ne değişirdi?
İnsanlığın kaderinde ne değişirdi?
Florian geyer, şeyh bedrettinle karşılatığında ne konuşurlardı?
Ne anlatırdı Pir sultan, florian'a?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder