16 Ekim 2011 Pazar

Yurtseverler nerede?

Haftalardır türkiye ve dünya basınında izliyorum. Nato, irandaki ürkütücü nükleer silahlanmaya karşı biz füze kalkanı kurmaya kararlı. Bu sistemin füzeleri romanyada, gözcü radarı malatya yakınlarındaki kürecikte ve yönetim merkezi almanyada olacak. Daha önce füzeleri polonya ve çek cumhuriyetine koymak istediler. Siyasi tepki sonucunda romanyanın başına patladı, füze belası.

Ama burada önemli bazı sorunlar var.
Nasıl bir füze sistemidir bu oluşturmak istenen? Kimi nasıl koruyabilir bu füze sistemi?


Bunu anlayabilmek için bu konuya çeşitli açılardan bakmak gerekir.

İlk önce tekniğe bir bakalım. Bu planlanan füzeler nükleer taşıyıcı değiller. Tek özellikleri düşman füzelerini, GPS sistemi ve kendi taşıdıkları algılayıcı, yönlendirici teknoloji yardımı ile ''balistik olmayan füzeleri'' imha edebilmeleri. Bu kadarı gayet tabii ki sadece teoriden ibaret. Deneme safhasında bu füzelerin hedefini bulma başarısı %50 bile olmadı. En alt gelişme aşamasında bir sistem.

Kürecik meselesini kavramak için biraz işin teknik yönünü kavramamız lazım. İki tip füze var, birincisi balistik ve ikinciside balistik olmayan füze.

Kısa bir örnekle aradaki farkı belirteyim. Bir top mermisi balistiktir. Hedefine varması için belli bir yöne, belli açıdan ve önceden hesaplanmış bir güç ile atılır. Aynen bu tip füzeleri iran geçtiğimiz dönemde denedi. Bunların menzilleri ancak israil, türkiye ve arap ülkelerini tehdit ediyor. Bu tip füzelere karşı Natonun ve ABD nin Patriot adlı (bildiğim kadarı ile türkiye ve israile yerleştirilmiş) savunma roketleri var.

Füze korunum sisteminde söz konusu olan ve bir tehlike teşkil edebileceği iddaa edilen füzeler, balistik olmayan, sıvı yakıtlı taşıyıcı roketlerdir. İranın yakında Rusya ve çinin (para karşılığı) yaptığı yardımın desteği ile nükleer bombaları taşıyabilecek füzeleri yapabileceği düşünülüyor. Bu füzeler önce atmosferin en üst tabakalarına yükselmesi ve bu yükseklikten otomatik olarak hedeflerine yönlenmeleri gerekir.

Bu teknik meseleyi bir kenara bırakıp işin jeolojik yönüne bir bakalım. Nato füze korunum sisteminin gerçektende teknik anlamda hatasız çalıştığını kabul edelim ve teknik anlamda çok iyimser düşünmeye çalışalım;

Ve diyelim ki iran günün birinde (gerçektende günümüzde henüz sahip olmadığı) bu nükleer silahlı balistik olmayan füzelerinden birini batıya yolluyor.
Dakika 0; Kuzey irandan orta menzilli bir füze avrupaya doğru havalanıyor. İlk önce atmosferin en yüksek tabakalarına kadar yükselmek zorunda. Füze İran-Türkiye sınırının üzerinde. 
Dakika 1; Kürecikteki radar füzeyi görüyor. Füze hala yükselmekte ve Türkiyenin en doğusunun üzerinde. 
Dakika 2; Iran füzesi şimdi hemen hemen yükselmesini bitirip yer çekiminin  azaldığı yükseklikte hedefe yönleniyor (Şimdi doğu anadolunun üzerindedir)
Dakika 4; Nato savunma sistemi şimdi füzenin rotasını hesaplıyor.
Dakika 6Romanyadaki füzeler otomatik olarak havalanıyor.
.....
Dakika 10Nato füzeleri, iranın nükleer roketlerini uzayın başladığı yükseklikte imha ediyorlar. Bu yükseklikten radyoktif madde cok büyük bir alana yayılarak yeryüzüne düşüyor.

Siz şimdi bu füzelerin ve atom bombasının düştüğü alanın neresi olduğunu tahmin ediyorsunuz? En iyi ihtimalle karadeniz, ama en geçekçi ihtimalle orta veya batı Türkiye.

Nerede bu sistemin kalkanlığı? Kalkan sadece doğu avrupa için, Türkiye için değil. Malesef türkiyede bu sistemin karşıtları bile bu saçma terimi kullanmaktalar ''Füze kalkanı''. Bu planı ''füze hedefi'' olarak adlandırma çok daha doğru olur.

Yani doğu avrupayı koruyabilmek için türkiyenin feda edilmesi gerekiyor.

Türkiye halkının, ülkeyi tehdit eden bu tehlikeyi önleme şansı Malatya-Kürecikte kurulması planlanan radar üssünü durdurabilmesinden geçer. Bu radar faaliyete geçtikten sonra, türkiye elinde başka kozu kalmaz.

Benim anlamadığım Türkiyedeki kamuoyu, halk, aydınlar neden susuyorlar? Hangi siyasi görüşten, hangi azınlıktan veya çoğunluktan olursak olalım, yaşamımızın temelini teşkil eden ülkeyi korumamız gereklidir. An o andır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder