18 Mayıs 2013 Cumartesi

Günün birinde..

Günün birinde her gün yaptığınız, şeylerle uğraşıyorsunuz. Örneğin; bilgisayarınızın başında dostlara bir şeyler yazmak veya onların yazdıklarını okumak. Hayatınızdan memnunsunuzdur. Ne bir hastalık ne de bir kötü haber ulaşmıştır size.

Camdan baktığınızda gördüğünüz kırmızı kiremit kaplı evlerin damlarının üzerindeki gökyüzü grinin her türlü çeşidini kapsar. Hatta biraz yağmur bile çiseler.

Huzurla renksizliğin buluştuğu anlar..

Şu arkadaşın adres kaydını yapayım, derken, dokunduğunuz tuşların sonucunda ekrandaki görüntüler hızla değişir. Kaydı yapıp ayağa kalkarsınız.

Birdenbire içinizde anlam veremediğiniz sebesiz bir duygu. O biraz önceki huzur yerini, bir geriye sayımın gerginliğine bırakmıştır. Ama neden? Düşünürsünüz. Aklınıza bir şey gelmez.

Gider kendinize yaptığınız kahveyi, pencereden renksiz gökyüzünün altındaki bahçeleri izlerken içersiniz. Ama şuurunuzun altındaki geriye sayım gittikçe güçlenmektedir.

Düşünürsünüz. Neden?

Mantıklı açıklama peşindedir beyniniz. Kahveniz bittiğinde, bu aniden basan huzursuzluğa, olasılı bir çözüm bulduğunuza sevinirsiniz. Muhakak o arkadaşın adres kaydını yaparken hata yaptım, evet kesinlikle böyle olmalı, dersiniz.

Derhal hatayı bulmak için tekrar oturursunuz bilgisayarın başına. Aynı işlemleri tekrar edersiniz. Hayır, hiç bir hata olmadığını tesbit edersiniz. Yine ayağa kalkarsınız. Yine camdan yağmaya başlayan yağmuru izlersiniz.

Ama şimdi nedense yüreğiniz daha da hızlı çarpmaktadır. Artık geriye sayım yüreğinizi eline geçirmiştir.

Çaresizlik basar...

Dakikalar uzarda uzar, geriye sayımın ritmindeki yüreğinizde.

Birdenbire, az önce ikinci kez gördüğünüz, o hızla değişen ekrandaki görüntüler, yazılar geçer aklınızdan.

Sanki sislerin yavaş yavaş dağılması gibi..

Bir yazı olabilir, hayır, şimdi eminim, küçük bir resimdi, bakmadan gördüğüm, dersiniz.

Yine bilgisayarın başına oturursunuz. Şimdi aynı işlemleri yavaş yavaş yaparsınız.

Ansızın geriye sayım durur. Yüreğinizde delidolu, tatlı bir sancı..

Onun küçük bir resmi. 40 yıl sonra.

Az önce gözünüzün değil ama, yüreğinizin saniyenin binde birinde algıladığı minicik resim.

Şimdi o geriye sayım bitmiş ve yerini son defa 40 yıl önce duyduğunuz bir şarkıya bırakmıştır.

Yine pencerenizden baktığınızda az önce yağmurun yıkadığı kiremit kaplı damların güneşin altında parladıklarını görürsünüz.

Ve bir gökkuşağı yüreğinizde..

1 yorum: