24 Nisan 2014 Perşembe

24 Nisanda suç ve masumiyet üzerine...

Hiç bir insan, hiç bir birey işlemediği suçun sorumlusu değildir, olamaz. Bireyler her türlü suçtan yoksun, masum doğarlar.

Ama her insan, insanlığa karşı işlenmiş suçlar konusunda takındığı tavırla, onların sorumluluğunu üstlenir. Bu konuda ne mürekkep yalamış olmak, ne de okur yazar olmamak bir özürdür.

Eğitim seviyemiz ne olursa olsun, biliriz, insan yaşamının değerini. Tarafsızlık da yoktur, bu konularda. Çünki yaşam hakkı bölünmez.

İnsanların nerede, ne zaman, kimin evladı olarak dünyaya geleceğini seçme hakları olmadığından, insan onurunun tek bir ölçeği vardır, mutlak eşitlik.

Bir ulusun içine doğmak, ne bizi diğerlerinde üstün, ne de yenilgin kılar. Ne övünmeye, ne de dövünmeye bir hakkımız vardır.

Her halkın, her ulusun tarihlerinde kara sayfaları vardır. Kara sayfalarımız sayısı azalmaz, başkalarının kara sayfalarını saymakla.

Eğer ki kendimizi bir ulusun parçası olarak görüyorsak, altın harflerle yazılı sayfalarına sahip çıkma hakkını ancak kara sayfalarını da kabullenmekle elde edebiliriz.

Eğer ki kendi ellerimizle yazacağımız bir altın sayfa daha eklemek istiyorsak tarihe, hazır olmamız gerekir, kara sayfaların açtığı yaraları sarmaya.

Bir başkasının karar vermesi beklenmez, çünki bizden başka kimse belirleyemez, tarihin hangi köşesinde durduğumuzu.

Sen seçebilirsin sadece, suçlu olmaya devam etmekle, insan onurunun yanında olmak arasında.

Bu kara sayfaları korkakça gelecek nesillere mal etmek mi, doğru? Yoksa, bizden sonralarına gurur duyabilecekleri bir gelecek bırakmak mı? Korkmadan, insanlık adına tarihle hesaplaşmaksa, şimdidir vakti.

Ancak haklı bir toplum, yaşanası, sevilesi bir toplum olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder